abone olun
instagramyoutube
Anasayfa » Çift Terapisi » Bu kadın neden boşanmak istiyor?

Bu kadın neden boşanmak istiyor?

Erkeğin değiştiremediği ya da değiştirmek istemediği, bazen de umursamadığı için değiştirmediği problemler kadına boşanma kararı aldırır… Bunlar biz erkeklere saçma gelebilir. Bizim “Bunun için boşanılır mı?” dediğimiz bazı sorunlar kadına boşanma kararı aldırır.

Biz erkekler çoğu durumda duygulara odaklanmıyoruz ve duyguları es geçiyoruz. kadınlarla erkeklerin anlaşamamasında bunun da büyük katkısı var. Tüm anlaşmazlıklarımızın çözüm yolunu bulmamızın ve evliliğimizi boşanma tehlikesinden korumanın en sağlam yolu biz erkeklerin de hem kendi duygularımızı kabul etmemiz, hem de eşimizle empati yapıp, onun duygularını kabul ederek evliliği doyasıya yaşamamız.

Düşüncelerim hakkında yorumunu merak ediyorum dostum. Bu vidyomda anlattığım ve kadınlara boşanma kararı aldıran bu sorunlarla ilgili yorumlarını, düşüncelerini yorum bölümünde paylaşabilirsin.

Hadi başlayalım….

1. Sevgisizlik

İlgisiz ve sevgisiz olan eş tüm zamanını kendi akrabalarıyla anne babasıyla kardeşleriyle veya arkadaşlarıyla geçirmeyi tercih eder. Sevgisiz eş tüm zamanını eşi dışındaki insanlarla geçirerek ve tüm duygularını sevgisini ilgisini onlara yönelterek aslında eşine şu mesajı verir: ben senle vakit geçirmeyi sevmiyorum hatta bi adım ötesinde seni de pek sevmiyorum. Buradaki davranışa tarafsız bakıldığında, aslında eşe davranma biçimi ile arkadaşlara ve anne babaya davranma biçiminde eşin aleyhine bi çifte standart olduğu fark edilir.

Bu çifte standartta arkadaşlarla sabaha kadar hiç uyumadan eğlenebilen bi erkeğin eşiyle yapması beklenen herhangi bir aktivitede hemen uykusu gelir. hemen bedensel yorgunluğu ve uykusu bastırır. Ya eşle o aktivite hiç yapılmaz ya da yarıda kesilir. şimdi böyle bir durumda haklı olarak kadın da kendi kendine şunu düşünür “benle mutlu değil mi? benle vakit geçirmekten zevk almıyo mu?” bana ilgi ve sevgi göstermek ona zor mu geliyo” ve pek çok kadın eşinin sevgisizliği ortadan kaldırmak için hiçbi girişimde bulunmaması sebebiyle evliliğini sorgulamaya başlar.

Kadınlar evliliklerini bunların üzerinden bu sevgiyi alamama ilgi görmeme sıkıntısını sorgulayarak nihayetinde ben madem bunları yaşayacaksam niye evlendim? ben bekarken tek başımaydım evlendim ama sevgi almıyorum. sevgi görmüyorum. hayatımda benle vakit geçirmekten keyif almayan, benden sürekli kaçmaya çalışan bi adam var diye düşünür. nihayetinde de kadının düşünceleri her geçen gün boşanmaya daha fazla odaklanır ve kadın boşanmayla baş edebileceğine inandığı an boşanmayı gerçekleştirir.

2. Duygusal yakınlık eksikliği

Erkeklerin önemli bi bölümü seni seviyorum demekte ve duygusal yakınlık göstermekte zorlandıklarını söylerler. Evet bazılarımız sevgimizi ifade etme konusunda çok becerikli olmayabiliriz. Bu tür davranışlar yaptıkça gelişen davranışlardır.

Yani “seni seviyorum” dedikçe…yakın ve samimi davrandıkça bunlar bizim eşimizle aramızdaki sevgi dilimiz olmaya başlar.

Başlangıçta zor olan, kolay gelmeye başlar. Ancak bazı erkekler bunu yapmamayı seçerler. “Seni seviyorum demeye alışkın değilim”, “Benim seni sevdiğimi zaten biliyosun, bilmiyo musun?”, “Ben uzaktan severim” derler.

Erkek bu sözleri söylediğinde, o zaman bu diğer eş için ciddi sorun yaratır çünkü çift ilişkisi ve evlilik karşındaki insandan memnuniyetini, ona olan sevgimizi ona duygusal yakınlığımızı ifade etmen gereken, ve temelinde duyguların yer aldığı bir ilişki biçimidir.

Gündelik hayatta iş arkadaşlığı ya da diğer dostluklarda karşı taraf duygusal yakınlık ve sevgi ifadesi beklemez. Ancak eşler ve sevgililer bu ifadeleri karşılıklı olarak beklerler ve bu beklenti normaldir.

“Eşin sana seni seviyorum diyemiyormuş. Bu yüzden ondan böyle güzel sözler bekleme. Eşin ilgi gösteremiyormuş. Bu yüzden ondan hiç ilgi de bekleme” demek saçmadır.

Bazı meslektaşlarımın bu sözleri söylediğine şahit olduğumda onlara da anlatıyorum… Eğer evliysek, evlendiysek eşimize sevgimizi, duygusal yakınlığımızı göstermek için çaba göstermeliyiz.

Erkek çaba göstermediğinde ve “Ben seviyorum diyemem ki. Ben böyle alışkın değilim. Hiç sarılmam, dokunmam, hiçbir şekilde eşimin elini de tutmam. Evde de dışarda da yakın davranamam. Çünkü ben böyleyim. soğuk bi yapım var” dediğinde kadınların çoğu öfkelenir. özellikle de eşinin onun için çaba gösterme konusundaki isteksizliği kadını çaresiz hissettir. bBnu bazen ifade eder, bazen de içine atıp biriktirir ve sonradan öfke patlamaları yaşar.

Zamanla: “Duygusal yakınlık görmüyorum. Başka çiftlerde duygusal yakınlığın da sevginin de olduğunu gözlerimle görüyorum. Acaba boşansam mı?” demeye başlar ve pek çok kadın, evliliğinde duygusal yakınlı bulunmadığı ve eşi bunu sağlamak için hiçbir adım atmadığı için eşinden boşanır ve hayatını tek başına yaşamayı seçer

3. Bitmeyen tartışmalar

Evli eşler pek çok konuda fikir ayrılığı yaşarlar. bunlarla nasıl baş ettikleri çok önemlidir. çoğu çift büyük fikir ayrılıkları yaratan konuları çok sık açmadan bunları pek gündeme getirmeden birlikte mutlu olmayı tercih ederken… bazı çiftlerse her şeyi tartışma konusu haline getirirler. her şeyi tartışma konusu haline getiren çiftler çok keyifli güzel bir günde, örneğin bi doğum gününde birbirlerine aldıkları hediyenin üzerinden tartışma çıkarırlar. bitmeyen tartışmalar çıkaran erkek kadının ısrarlı taleplerine rağmen tartışmayı sürdürmek istediğini ve bu tartışmanın sonuna kadar gitmek istediğini ifade eder. aslında evlilik ve çift ilişkisi çok fazla tartışmanın, çok fazla kavga ve gürültünün olmasını istemediğimiz bir ilişki biçimidir. çünkü iki eşin de güvende hissetmesi için olumlu ve karşılıklı kabul ve sevginin var olduğu bi ortama ihtiyaç duyarlar.

Erkek eşin sürekli olarak tartışma çıkardığı ve kendisine rahatsızlık veren her şeyi gündeme getirerek eşini de tartışmaya çağırdığı durumlar zamanla kadının eşinden duygusal olarak uzaklaşmasına neden olur.

Bazen bu tartışmalar biz erkeklerin yaptığı espriler nedeniyle çıkar. eşimizin hoşlanmadığı bi espriyi, özellikle de alay etmeyle esprinin karışık olduğu ve eşimizin kendini değersiz hissettiği bi espriyi inatla yapmak isteriz. bazı erkekler bunu sık sık yaparlar.

Bazıları da, kadının akrabalarıyla geçmişte yaşadığı bi diyaloğu…. kadının anne babasıyla, kardeşiyle ya da hepsiyle yaşamış olduğu olumsuz bi anıyı sık sık gündeme getirir. geçmişteki olumsuz anıları ve kötü olayları hatırlama ve her hatırladığında mutlaka gündeme getirme alışkanlığının kadınlara özgü olduğu düşünülür ancak biz erkekler bu konuda kadınlardan kesinlikle geri kalmayız. Her gün sürekli ve sistematik olarak geçmişi gündeme getirdiğimizde ve evde olduğumuz her an sürekli bunlarla ilgili eşimizden hesap sorduğumuzda kadın olan eş haliyle kendini güvende ve emniyette hissetmemeye başlar.

Ev ortamı onun için bi güvensizlik ve endişe kaynağı halini alır. bitmeyen tartışmalar çıkaran çiftlerin tartışma sıklığı çok fazladır. her gün tartışırlar. her gün saatlerce … gece yarılarına kadar bazen sabahlara kadar hiç uyumadan aynı konuyu tartışırlar. bu yaptıkları gerçekten çok yorucu ve yıpratıcıdır.

Pek çok kadın bu durumda boşanmayı ciddi anlamda düşünmeye ve dile getirmeye başlar. ve bu şekilde bu tartışmaların bi son bulması beklenir. bu tartışmalarla ilgili bir çift terapistinin veya bi psikiyatri uzmanı hekimin görüşü alındığında uzmanlar görüşlerini belirtirler. “bu kadar tartışmanız iyi değil bu size zararlı. bu hem bedensel sağlığınıza, hem de psikolojik sağlığınıza zararlı, gece hiç uyku uyumadan sabaha kadar tartışmanın ikinize de bi faydası yok” derler.


Çocuklar da bazen bu tartışmalara şahit olurlar. onlar tüm bu olumsuzluklara maruz kalırlar. yaşamış olduğumuz tartışmaların ve bitmeyen tartışmalarımızın duygusal yükünü onlara da yüklemiş oluruz ve bu şekilde aslında evin içinde herkes bundan zarar görür.

Susmak ve sessizlik da önemli bi iletişim becerisidir. her şeyi söylemek her düşündüğümüzü söylemek her hissettiğimizi anında ifade etmek… hiçbi şeyi tutmadan, her şeyi anında ve hiç filtrelemeden ifade etmek bi beceri değildir, aslında kontrolsüzlüktür.

Evet samimi olarak duygumuzu düşüncemizi ifade edelim ama örnek vermek istiyorum eşimiz bize bir hediye aldı ve hediyeyi beğenmedik alıp çöpe atmayız veya “berbat bi hediye. Hiç beğenmedim” demeyiz.

Ya da eşimizle akşam yemeği yerken aklımıza onun akrabalarının bize yaptığı bir yanlış geldiğinde…. anne babasının veya kardeşlerinin yaptığı bir hata geldiğinde…. eşimizin hazırladığı yemeği yerken güzel anı eşimiz için bi kabusa çevirmek zorunda değiliz…. bunu anlatmaya çalışıyorum…. biz erkekler o yemeği eşimiz için bi kabusa çevirdiğinde ve bu kabus bizim aile ortamımızın normal hali olduğunda… tartışmalardan çatışma ve kavgalardan bıkmış olan kadın gönül rahatlığıyla boşanma kararı almaktadır ve kadınların boşanma kararı almasının çok sık gördüğümüz nedenlerinden bi tanesi bitmeyen tartışmalar ve kavgalardır.

4. Para konusundaki farklı görüşler

Para konusu ve özellikle paranın biriktirilmesine ve harcanmasına dair görüş farklılıkları kadınla erkek arasında ciddi bi ayrışma yaratır. bu ayrışma ne yazık ki evli çiftlerde gördüğümüz en şiddetli kavgaları tetikler. para konusundaki çatışmalar en büyük, en uzun süren ve en çözümsüz tartışmalardır.

Para konusunda zıt görüşlere sahip olmak pek çok evliliğin boşanmaya sürüklenmesinin nedenidir. aslında çok basit görünen bi konudur. para gerçekte bi nesne, ihtiyaçlarımızı alırken kullandığımız bi kağıt ya da bi metaldir…. ancak erkeğin ve kadının zihnindeki yeri ve anlamı çok daha büyüktür

Dostum, senin de aşırı tutumlu arkadaşların ya da akrabaların var mı? Elektrik harcamamak için akşam çoğumuzun uyumadığı erken saatlerde uyuyan, ya da para harcamamak için yemeğinden kısıp kendini aç bırakan, ya da para harcamamak için önemli bi tıbbi durumla ilgili hastaneye başvurmayan tanıdıkların varsa, eğer istersen bunların aşırı tutumlu hallerinden yorumlarda bu kişilerin isimlerini belirtmeden paylaşabilirsin.

Erkek, kadının para harcama davranışlarını gözlemlerken onun yaptığı harcamalarda özensiz olduğunu…

Örneğin kendisinde bulunan bir montun aynısından 3 tane aldığını ya da 1 ay içinde 3-4 tane aynı monttan aynı kazaktan aldığını onun farklı renklerini alıp dolabına koyduğunu gördükçe aa noluyo ya? hani ben böyle değilim benim bir tane kazağım var her gün aynı kazağımı giyiyorum gidiyorum ama bu kadın ne yapıyor böyle? 3 – 4 tane mont aynısından renk renk alıyor koyuyor alıyor koyuyor Bu anormal değil mi? Çok adaletsiz bir şey, ben hiç bir şey almazken ve tutumluyken o bir sürü şey alıyor. paramızı resmen israf ediyor dediğinde bunu düşünen erkek emniyette olmadığını hisseder. bu güvensizlik durumu eşin sürekli sorgulandığı, eşin yargılanıp suçlandığı, kadın herhangi bir harcama yapmamış olsa da ona kusur bulunarak sürekli ordan doğru eleştirildiği…

Bazen “ya sen de hep böyle lüzumsuz şeyler alırsın” denilerek espriyle alayla karışık laf çarpmalarla birlikte artık çiftin arasındaki duygusal uzaklık artmaya başlar. kadın erkeğe yaptığı harcamaların lüzumsuz olmadığını anlatmaya çalışır, bunu kanıtlamaya çalışır. Pek çok kadın bunu yapmaya çalışır. bazıları gerçekten lüzumsuz harcama yapar ve parayı israf ederler onlara bi şey diyemiyorum ama parayı her zaman gerekli durumlarda, tam da lüzumlu durumlarda harcayan kadın eşine yanlış bi şey yapmadığını anlatmaya çalışır ama konu erkek tarafından iyi anlaşılmadığı için sen müsrifsin sen parayı boşa harcarsın denilerek yargılanır ve kadın da kendini savunma, suçsuz olduğunu kanıtlama çabasına girer. Bu çaba kadını yorar.

Bazı çok acil para harcanması gereken durumlar vardır. mesela çocuğumuz rahatsızlandığında kadın olan eş düştü bileği ya da parmağı kırıldı… erkeğin orda “şimdi özel hastaneye gitsek bizden dünyanın parasını alırlar sen yarın devlete git devlet hastanesinde baksınlar dediği zaman bu kadının …. artık benim bileğimin kırılması bile eşim için hiç önemli değil. ben onun için değersizim. para benden daha değerli demesine sebep olur. burda artık belli bir noktaya kadar parayla ilgili tartışmalar çatışmalar çok yüzeysel bir zeminde ilerlerken hayati konularda da para harcamaktan ısrarla kaçınmak, artık çok daha derinlere dalmalarına neden olur.

Daha derine daldıklarında artık ne yazık ki kadın eşinin tutumlu olmaya çalışırken hayati ve acil durumlarda dahi para harcamaktan kaçması veya para harcamayı çok büyük bi hata olarak görmesi kadına anlamsız ve samimiyetsiz gelir…. ve burdan iki eşin paraya bakış açısındaki farklılık daha da belirginleşmiş olur…. aradaki duygusal bağ zarar gördükçe kadın artık bu şekilde sürdüremeyiz…. benim bileğim kırıldığında dahi hastaneye gitmek eşim için büyük bi yanlış… paranın çöpe atılması, anlamına geliyor. Ve ben bunu talep ettiğimde de bana günlerce küsüp benle iletişimini tümden kesiyor. O zaman ben böyle hayati durumlarda para veremeyeceksem parayı sağlığımız için kullanamayacaksak o zaman ben ne için yaşıyorum ki? deyip evliliğini sorgulamaya başlar ve çoğu kadın bu noktada boşanmaya karar verir. Para konusunda eşiyle zıt görüşlere sahip olmak, kadınların boşanma kararı almasının en büyük ve en yaygın görülen nedenlerinden biridir.

Serhat DAMAR

Bu konudaki YouTube videomu aşağıda bulabilirsiniz. Kanalıma abone olabilir, çift ilişkisi ve evlilik konularında hazırlamış olduğum diğer videolarımı da izleyebilirsiniz.

Yorum yapın