abone olun
instagramyoutube
Anasayfa » Boşanma » Boşanma Kararı Almak İçin En Geçerli 12 Neden

Boşanma Kararı Almak İçin En Geçerli 12 Neden

Evlilik, sevgi, anlayış ve karşılıklı fedakârlık üzerine kurulan bir birlikteliktir. Ancak zamanla bazı sorunlar, ilişkinin temelini sarsarak çiftleri ayrılığa sürükleyebilir. İşte evliliklerin en sık karşılaştığı ve boşanmaya neden olan başlıca sebepler:

1. İlgisizlik ve Sevgisizlik

Eşlerin birbirine duyduğu ilgi, bir evliliğin en önemli yapı taşlarından biridir. Ancak bazı çiftler için bu ilgi zamanla azalmaya başlar. Arkadaşlarıyla sabahlara kadar eğlenebilen bir erkek ya da kadın, sıra eşine zaman ayırmaya geldiğinde yorgun olur ve erken uyumayı tercih eder.

Bu çifte standart, eşin kendini değersiz ve yalnız hissetmesine neden olur. Konu gündeme geldiğinde ise ilgisiz taraf ya durumun farkında olmaz ya da böyle bir sorunun varlığını reddeder. Ancak sevgisizlik ve ilgisizlik zamanla içten içe büyüyen bir yara haline gelir. Başka evliliklerde gördüğü ilgi ve sevgiyi kendi evliliğinde bulamayacağını kesin olarak düşünen birey, eninde sonunda ayrılık kararına yönelir.

2. Adaletsizlik ve Sorumluluk Paylaşımı

Eşitliğin olmadığı bir evlilikte huzurun sürmesi zordur. Ev işleri, çocuk bakımı ve duygusal sorumluluklar her zaman tek bir kişinin üzerine yüklendiğinde, zamanla büyük bir kırgınlık ortaya çıkar.

Bazı evliliklerde bulaşıkları yıkayan, yemek yapan, çocukları besleyen, uyutan, özel günleri hatırlayan hep aynı kişidir. Diğer eş ise ya hiçbir şey yapmaz ya da yalnızca birkaç küçük işi yaparak adalet sağladığını düşünür.

Duygusal ve fiziksel emek harcayan taraf, karşılığında hiçbir şey göremediğinde, ilişkideki eşitsizlik derinleşir. Bu durum değişmezse, evlilik kaçınılmaz şekilde sona erer.

3. Duygusal Yakınlık Eksikliği

Duygusal yakınlık, bir evliliğin sağlam kalabilmesi için en önemli unsurlardan biridir. Ancak bazı çiftler, duygusal bağ kurmayı gereksiz veya fazla romantik bulur. Zamanla bu duygu eksikliği, çiftlerin birbirinden uzaklaşmasına neden olur.

İş yoğunluğu, çocukların sorumlulukları, stres ve ilgisizlik gibi faktörler nedeniyle duygusal bağ zamanla zayıflar. Eşlerin birlikte vakit geçirdiği anlarda bile telefonlarına gömülmeleri ya da ilgisiz kalmaları, aralarındaki bağı daha da koparır. Duygusal yakınlık kaybolduğunda ise evlilik artık sadece bir formaliteden ibaret hale gelir.

4. Şiddet

Şiddet, evlilikte asla kabul edilemeyecek bir durumdur. Fiziksel, psikolojik veya sözlü olsun, şiddet eşlerin arasındaki güveni tamamen yok eder.

Sözlü şiddet, hakaret, küfür, aşağılayıcı sözler ve lakaplarla kendini gösterir. Fiziksel şiddet ise bambaşka bir boyuttur ve bireyin kendisini güvende hissetmediği bir ortamda sağlıklı bir ilişki sürdürmesi imkânsızdır.

Şiddete uğrayan eş, zamanla özgüvenini kaybeder, ruhsal ve fiziksel sağlık sorunları yaşayabilir. Çocuklar da bu süreçten büyük ölçüde zarar görür. Şiddet meşrulaştırılmaya çalışılıyorsa, bu evliliği sürdürmek yerine sonlandırmak en doğru karardır.

5. Bağımlılıklar

Alkol, kumar ve alışveriş bağımlılığı gibi zararlı alışkanlıklar, evliliği büyük ölçüde yıpratır. Bağımlı kişi, kendi sorununu kabul etmediği sürece, zorla tedavi edilmeye çalışılması sonuç vermez.

Alkol bağımlılığı olan bir eş, kontrolsüz davranışlar sergileyebilir; kumar oynayan bir eş ise aile bütçesini büyük borçlara sokabilir. Alışveriş bağımlılığı da aynı şekilde ekonomik dengeyi bozar ve aileyi maddi zorluklarla karşı karşıya bırakır.

Bu tür bağımlılıklar, evlilik içinde sürekli tekrarlanırsa ve çözüm bulunamazsa, ayrılık kaçınılmaz hale gelir.

6. İletişimsizlik

Evlilikte sağlıklı bir iletişim olmadan, duygusal bağ da zamanla yok olur. Bazı çiftler, zamanla birbirlerine duygularını, düşüncelerini ve günlük yaşantılarını anlatmamaya başlarlar. Sorunlarını paylaşmaz, konuşmaktan kaçınırlar.

Bu durum, çiftlerin birbirine yabancılaşmasına ve ilişkiyi anlamsız bir hale getirmesine neden olur. Kronik iletişimsizlik, evliliklerin sonunu getiren en önemli sebeplerden biridir.

7. Aşırı Kıskançlık ve Şüphe

Güvensizlik, evliliğin en büyük düşmanlarından biridir. Aşırı kıskançlık ve şüphe, eşler arasındaki bağı zayıflatır ve sürekli tartışmalara yol açar.

Eşlerden biri sürekli olarak diğerini haksız yere suçladığında, ilişkide bir baskı ortamı oluşur. Bu tür evliliklerde güvensizlik giderek artar ve sonunda ayrılıkla sonuçlanır.

8. Aldatma

Sadakatsizlik, evlilikleri en çok sarsan sebeplerden biridir. Bazı çiftler aldatmayı affedip ilişkilerini toparlamaya çalışsa da, tekrar eden sadakatsizlikler evliliğin sonunu getirir.

Aldatan eşler, genellikle suçu karşı tarafa yükleyerek manipülatif bir tavır sergileyebilirler. Ancak bu durum, evlilikteki güveni tamamen yok eder ve ayrılığı kaçınılmaz hale getirir.

9. Para Konusunda Zıt Görüşler

Maddi konular, evliliklerde sıkça tartışma yaratan faktörlerden biridir. Kimi insanlar parayı bir güvence olarak görür ve harcamaktan kaçınırken, kimileri için para özgürlük anlamına gelir ve harcamaktan çekinmezler.

Eğer çiftler para konusunda ortak bir görüşe sahip değilse, sürekli tartışmalar yaşanır. Maddi uyumsuzluklar, zamanla evliliğin temel dinamiklerini bozarak ayrılığa yol açar.

10. Gerçek Dışı Beklentiler

Evlilikte taraflardan birinin, diğerinden makul olmayan taleplerde bulunması ilişkiyi çıkmaza sokar. Eşin işten istifa etmesini istemek, temel ihtiyaçları karşılamadan para biriktirmeye zorlamak gibi gerçek dışı beklentiler, evliliği derinden sarsar.

Evlilik, karşılıklı sevgi, saygı ve anlayış üzerine inşa edilen bir birlikteliktir. Ancak birçok insan, evliliğe dair gerçek dışı beklentilerle yola çıkar ve zamanla hayal kırıklığına uğrayarak ilişkisini çıkmaza sürükler. Gerçek dışı beklentiler, eşler arasında büyük anlaşmazlıklara yol açarak evliliğin temel dinamiklerini bozabilir. İşte bu beklentilerin nasıl boşanmaya neden olabileceğine dair detaylı bir inceleme:

– Mükemmel Bir Eş Beklentisi

Birçok insan, evlendikten sonra eşinin her zaman anlayışlı, sabırlı, romantik ve kusursuz olacağını düşünerek yanılgıya düşer. Ancak her bireyin kendine özgü eksiklikleri, hataları ve farklı kişilik özellikleri vardır. Gerçek insan doğasına aykırı olan bu beklenti, eşlerden birinin ya da her ikisinin sürekli olarak hayal kırıklığı yaşamasına neden olur.

Eğer bir eş, diğerinden sürekli olarak mükemmel bir insan olmasını beklerse ve her hatada sert tepki verirse, bu durum evlilikte büyük bir baskıya yol açar. Sürekli eleştirilmek, yetersiz hissettirilmek ve beğenilmemek, eşlerden birinin kendini değersiz hissetmesine sebep olur. Sonuç olarak, bu beklenti sürdürülemez hale gelir ve çiftler arasında geri dönülemez bir uzaklaşmaya yol açarak boşanmaya zemin hazırlar.

– Sürekli Mutlu Olma ve Romantizm Beklentisi

Evlilik, yalnızca romantik anlardan ve mutluluktan ibaret değildir. Hayatın doğal akışında stres, sorunlar, maddi sıkıntılar ve sağlık problemleri gibi zorluklar bulunur. Ancak bazı insanlar, evliliğin her anının film sahnelerindeki gibi romantik ve kusursuz olmasını bekler. Gerçek hayatın getirdiği sorumluluklar ve zorluklar karşısında eşin her zaman güler yüzlü, anlayışlı ve ilgi dolu olması beklenemez.

Gerçek dışı bir romantizm beklentisi içinde olan birey, zamanla eşinin yeterince sevgi göstermediğini, eskisi gibi ilgili olmadığını düşünebilir. Oysa ki, evlilikte sevgi yalnızca romantik jestlerle değil, günlük hayatta paylaşılan sorumluluklarla, birlikte geçirilen zamanla ve destekle de kendini gösterir. Eğer bir taraf, romantizmin azalmasını bir sevgi eksikliği olarak yorumlarsa, bu yanlış algı boşanma fikrini güçlendirebilir.

– Eşin Kişiliğini ve Alışkanlıklarını Değiştirme Beklentisi

Evlilik öncesinde bir kişinin belirli alışkanlıkları, değerleri ve yaşam tarzı vardır. Ancak bazı bireyler, evlendikten sonra eşinin tüm bu özelliklerini değiştirebileceğini düşünerek büyük bir hata yapar. Örneğin, içine kapanık bir insanın evlendikten sonra aniden sosyal bir bireye dönüşmesi, disiplinli bir insanın birden rahat bir yaşama adapte olması ya da geleneksel değerleri olan bir eşin modern görüşleri benimsemesi beklenir.

Bu tür değişim beklentileri, eşin kendini baskı altında hissetmesine neden olur. Zamanla, kişinin kendisi gibi olamayacağı bir ilişki içinde yaşamak istememesi, eşler arasında ciddi bir uyumsuzluk yaratır. Eğer taraflardan biri diğerini olduğu gibi kabul edemezse ve sürekli değiştirmeye çalışırsa, bu evliliğin sürdürülebilir olması zorlaşır ve ayrılık kaçınılmaz hale gelir.

– Maddi Konularda Gerçekçi Olmayan Beklentiler

Evlilik, ekonomik bir ortaklığı da beraberinde getirir. Ancak bazı bireyler, evlendiklerinde eşlerinin maddi durumunu değiştireceğini, tüm sorumluluğu üstleneceğini ya da aşırı lüks bir hayat sunacağını beklerler. Özellikle bir eşin, diğerinin tüm harcamalarını karşılayacağını düşünmesi veya ekonomik yükün yalnızca bir tarafa yüklenmesi gibi beklentiler, büyük hayal kırıklıklarına yol açar.

Maddi sorumlulukların adil şekilde paylaşılmaması veya bir tarafın diğerinden sürekli daha fazlasını beklemesi, zamanla büyük tartışmalara neden olur. Ekonomik krizler ve iş kayıpları gibi dış etkenlerle birlikte bu sorunlar büyüdüğünde, çiftler arasındaki güven sarsılır ve boşanma kaçınılmaz hale gelir.

– Aile ve Sosyal Hayata Dair Beklentiler

Eşlerin ailelerine olan yaklaşımı, evlilikte sıkça tartışma konusu olur. Bazı kişiler, evlendikten sonra eşinin ailesiyle tamamen bağlarını koparmasını beklerken, bazıları ise eşinin ailesine daha fazla vakit ayırmasını ister. Aynı şekilde, sosyal çevre ile ilgili beklentiler de farklı olabilir. Bir eş, partnerinin sürekli arkadaşlarıyla vakit geçirmesini isteyebilirken, diğeri daha sakin bir ev hayatı hayal ediyor olabilir.

Eğer eşlerden biri, diğerinin sosyal çevresi veya ailesiyle ilgili gerçek dışı beklentiler içindeyse ve bu beklentiler karşılanmazsa, hayal kırıklıkları yaşanır. Taraflardan biri kendini baskı altında hisseder ve zamanla bu durum çatışmalara yol açarak evliliği çıkmaza sürükler.

– Çocuk Sahibi Olma Konusunda Farklı Beklentiler

Evlilikten önce çocuk sahibi olma konusunda net bir anlaşma yapılmadığında, evlendikten sonra bu konu büyük bir krize dönüşebilir. Bazı kişiler evlendiklerinde hemen çocuk sahibi olmayı beklerken, bazıları kariyerlerine veya yaşam tarzlarına odaklanarak bunu ertelemek ister. Eğer taraflar bu konuda ortak bir noktaya varamazsa, evlilikte ciddi anlaşmazlıklar doğar.

Gerçek dışı beklentilerden biri de, çocuk sahibi olmanın evliliği kurtaracağı düşüncesidir. Sorunları çözmeden çocuk yapmanın, evlilikteki mevcut çatışmaları daha da derinleştireceği unutulmamalıdır. Eğer taraflar çocuk konusunda ortak bir görüşe sahip değilse, bu büyük bir boşanma sebebi haline gelebilir.

11. Bitmeyen Tartışmalar

Eğer bir evde sürekli kavga ve tartışma varsa, orası artık bir huzur alanı olmaktan çıkar. Çiftler evlerine dönmek istemez hale gelir ve sonunda ilişkiyi sonlandırma kararı alır.

12. Zıt Değerler

Farklı dini, kültürel ve etik değerlere sahip olmak, evlilik içinde sürekli bir çatışma kaynağı yaratabilir. Zıt değerler üzerine kurulan evliliklerde, taraflardan biri sürekli olarak diğerini değiştirmeye çalışırsa, bu durum ilişkiyi kaçınılmaz bir sona sürükler.

Serhat DAMAR

Yorum yapın